Püsküllü Yalan: Kanas ve el bombalarını annemin evinde unuttum!!!

Ergenekon terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından emekli Binbaşı Fikret Emek'in, annesinin Eskişehir'deki evini cephanelik olarak kullandığı ortaya çıktı.

Fikret Emek, psikolojik sorunlar yaşadığı gerekçesiyle kullandığı ilaçların unutkanlığa sebep olduğunu ileri sürerek, bu nedenle 'bombaları teslim etmeyi unuttuğunu' iddia etti. Emek, "Terör örgütü suçlamasını hazmedemiyorum." dedi.

Ergenekon davasının 23'üncü duruşması dün yapıldı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi salonunda görülen duruşmada Fikret Emek savunmasını yaptı. Annesinin evinde ele geçirilen patlayıcıların kendisine ait olduğunu kabul eden Emek, "Silah ve patlayıcıları Güneydoğu'da, operasyon bölgesinden aldım. Hiç kimseye göstermedim, kimsenin bilgisi yok. Annemin evinde unuttuğum, bana ait silah ve patlayıcıların bulunmasından rahatsız oldum." diye konuştu. Patlayıcılardan bir bölümünü, 1996'da Genelkurmay Seferberlik Dairesi'ne bağlı olarak Muğla'ya tayini çıkınca Eskişehir'de annesine ait eve taşıdığını anlattı. Malzemelerden bir kısmını parça parça götürüp görevli olduğu yerlerde teröristlere karşı kullandığını ifade etti. 1995'te göğsünden vurulduğunu, psikolojik ve fizyolojik sorunlar yaşadığını anlatarak, kullandığı ilaçların dalgınlık, unutkanlık yaptığını söyledi. Kendisinde kalan silah ile patlayıcıları teslim etmenin aklına gelmediğini savundu. Patlayıcıların özensiz bir şekilde bıraktığı yerde raf ömrünü doldurduğunu, özelliğini yitirdiğini anlattı. TNT kalıplarının 1950'li yıllardan kaldığını anlatan Emek, evinde ele geçirilen gizli belgelerin istihbarat amaçlı olduğunu ifade etti. Evlilik telaşı içerisinde bunları da unuttuğunu belirtti.

Kanas'ı kullanmak için sakladım

Savcının, "Makine Kimya Endüstrisi, kendi yaptıkları bombaları Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verdiklerini söylüyor. Siz ise bombaları PKK terör örgütüne ait mağaralardan aldığınızı söylüyorsunuz. Aynı kafileye ait olduğu belirtilen bu bombalar teröristlere nasıl geçiyor?" sorusuna, "O dönemlerde karakol baskınları oluyordu. Oradan almış olabilirler. Zaten biz de yaptığımız operasyonlarda onlardan alıyorduk." diye cevap verdi. "Bu bombaları neden annenizin evine götürdünüz? Üstleriniz 'bunu nereden aldın?' diye sormaz mı?" şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: "Sağlığıma kavuşur ve yine göreve dönersem, gideceğim yere götürür kullanırım diye almıştım."

Savcının bir başka sorusu üzerine, Kanas'ın da aralarında bulunduğu silahları hatıra olsun diye değil, kullanmak amacıyla aldığını aktardı. Hizbuttahrir ve Hizbullah'ı istihbarat amaçlı kullanmadığını söyleyen Emek, kendisinden ele geçirilen CD'de yer alan gizli bilgilere nasıl ulaştığı sorusu üzerine, savcıya, "İstihbarat kaynağımız sorulmaz." şeklinde cevap verdi.

Cumhuriyet'e atılan bombalarla aynı seriden

Savcı Nihat Taşkın, annesinin evinde ele geçirilen elbombalarından ikisinin Cumhuriyet Gazetesi'ne atılanlarla aynı kafile ve seri numarasına sahip olduğunu hatırlattı. Fikret Emek, "Nasıl yorumlarsanız öyle. Ben bu bombaları terörle mücadele ettiğim sırada aldım. Cumhuriyet'e atılan bombalarla bir ilgim yok." dedi. Müdahil avukat Özkan Yücel'in, "Silah ve patlayıcıları götürürken kontrol olmadı mı?" sorusunu cevapsız bıraktı. TSK'nın envanterde bulunan bombaların eksik olmadığına dair açıklamasına dikkat çeken Yücel, "Siz bombaları Güneydoğu'dan terörle mücadele sırasında elde ettiğinizi söylüyorsunuz. Bu bombalar MKE yapımı. Sizdeki bombalar MKE yapımı ise envanterdeki bombalar nasıl eksik olmuyor?" sorusunu yöneltti. Emek, sessiz kaldı. Tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek, müdahil avukatlara laf atması üzerine salondan atıldı.

Ajandada Eşref Bitlis notu

Fikret Emek, ticari faaliyetleriyle ilgili ajandasındaki şema ve krokilerin, iddianamede suç unsuru olarak yer aldığını ileri sürdü. Eşref Bitlis'i taşıyan uçağın düşmesinde sabotaj ihtimali bulunduğunu, elektromanyetik dalgalar ve uçak düşürülmesiyle ilgili okuduğu kitaplardan bilgilenme amacıyla notlar aldığını ve bunların da iddianameye konulduğunu savundu. İddianamedeki bazı şemaların ticari amaçlı olduğunu ifade ederek, TSK'nın verdiği emirler doğrultusunda görev yaptığını dile getirdi. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'i Diyarbakır'a götürmek üzere havalanan askerî uçak, 17 Şubat 1993'te düşmüştü. Orgeneral Bitlis ile 3 subay, 1 astsubay ve 1 PTT görevlisi şehit olmuştu.

Haberalti Yorumu: Yalanin cingiraklisi; bombalari annesinin evinde unutmus... Kim inanir buna? Akl-i selim olan kimse inanmaz. Müdahil avukat Özkan Yücel'in sorularini neden yanit veremedi? Ama korkarim, sonunda bunlar yine aklanacak, paklanacak, biz, el elde, bas basta kalacagiz. Gecmiste daha komik savunmalar olmustu hatirlarsaniz...

Yorumlar