27 Mayıs, ihtilal değil darbedir (Rahim Er'in, 27 Mayıs 2008 tarihli makalesi)

27 Mayıs darbesinin üzerine yazılmış en beğendim makalelerden biri Rahim Er'in, Türkiye Gazetesi'nde yer alan Entellektüel Boyut isimli köşesindeki 27 Mayıs, ihtilal değil darbedir başlıklı yazısıdır. Bugün, Adnan Menderes'in idam edilişinin yıldönümü olması sebebiyle bu makaleyi sizlerle paylaşmak istedik. Rahim Er'in, uçak kazası geçiren oğlu Cüneyt Er'in tedavisi devam etmektedir. Yeri gelmişken Rahim Er Beyefendi'ye ve ailesine tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletmek isteriz. Allah-ü teala şafii ism-i şerifi ile tecelli eylesin inşaallah. Amin.
Rahim Bey'in 27 Mayıs 2008 tarihli makalesi:

"İhtilal halkın da katıldığı, destek verdiği darbedir. Darbe ise halka rağmen yapılan harekettir.
27 Mayıs darbesinin esas sebepleri şunlardır. Ezanın Arapça da okunabileceğine dair kanun çıkartılması. Başvekil Adnan Menderes’e izafe edilen “bu millet isterse Hilafeti de getirebilir” sözü. Yine başvekilin dediği iddia edilen “istersem yedek subaylarla da bu orduyu idare edebilirim” cümlesi. Hanedanın kadın mensuplarına yurda gelme imkânının tanınması.
Ne kalkınma seyrine bakıldı. Ne açılan yollara. Ne çarıktan kurtulmaya. Ne makine ile tanışmaya. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950’de seçimleri kazandı. Devrin CHP kodamanlarının dedikleri malum. “Ne yani? Biz şimdi iktidarı Hasolara-Memolara mı vereceğiz?” İktidarın halk eliyle el değiştirmesi bir türlü hazmedilemedi. İnönü “Mili Şef”ti. Ölünceye kadar iş başında kalması gerekiyordu, kuklanın perde arkası oynatıcısıydı. 15 Mayıs 1950’den itibaren kazanlar kaynatılmaya başlandı. 28 Nisan 1960’da talebe hareketleri tırmanışa geçti. O gün tankın altında kalan Turan Emeksiz darbeden sonra kahraman ilan edildi. Bu ismin gizli komünist partisi üyesi olduğu ise çeyrek asır sonra anlaşıldı. Mahir Kaynak “Yel Üfürdü Su Götürdü” ismindeki kitabında 27 Mayıs’ın İngilizlerin eseri olduğunu yazar. Şu yakınlarda tekrar gelen Kraliçe Elizabeth’in ilk ziyareti ise idamlar infaz edilmesin ricasına bağlanır.
Halka rağmen yapılan kanlı darbe kendine meşruiyet kazandırmak için yalanlardan medet ummuştur. En büyük yalanı gençlerin kıyma makinelerinden geçirildiğiydi. Yassıada’daki yargılamalar da yüz kızartıcı cinsten oldu. Mahkeme reisi Salim Başol “kuyruklar” diye aşağılanan zanlılara “sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” demişti. Gaddarlığıyla sivrilen ada kumandanı Tarık Güryay, köpek davası, bebek davası, külot davası gibi saçmalıkları mahkemeye taşıyan savcı Altay Ömer Egesel ve Salim Başol, Yassıada’nın sembol isimleridir. Karikatürist Vehip Sinan yıllar sonra Tarık Güryay’ı “Zottirik Adası’nda kral bendim!” ismindeki tefrika yazısıyla alaya almıştı.
En berbat ve en mide bulandırıcı olansa Menderes’in başına gelendir. Sabık başbakan 16 Eylül 1961 günü idam edilecektir. İki bakanı daha evvel ipte can vermiştir. İdam saatine 2 saat vardır. Doktor, Menderes’e hemoroid muayenesi yapar. En az bunun kadar kötü olan bir başka olay daha bulunmaktadır, idamlardan sonra, asılanların ailelerine ip ve cellat paralarını ödemeleri için tebligat gider.
Darbeden sonra anayasanın hazırlanması ise trajedidir: Anayasa Profesörümüz Tarık Zafer Tunaya, İstanbul Hukuk’un 1 nolu anfisinde 1970’te anlatmıştı. Darbe sırasında doçenttir. Darbe yapılınca İstanbul Hukuk’un Esas Teşkilat/Anayasa hocalarını toplar, bir uçakla Ankara’ya götürür, Ankara Hukuk hocalarını da alarak konseyin karşısına çıkartırlar. Akademisyenler, aldıkları talimat karşısında az kalsın küçük dillerini yutacaklardır. Denilen şudur: “Haydi 2 saat içinde yeni bir anayasa yapın!”
Yıl dönümünde Yassıada’ya çıkmak isteyen Genç Siviller Hareketini böyle bir meseleyi dert edinmelerinden dolayı tebrik ederiz. Fakat “Zottirik Adası”nı Demokrasi Müzesi yapma fikri bize çok sıcak gelmedi. Gidilmesi çok zor bir yer. Müze cıvıl cıvıl işlemeli. En münasibi Anıt Mezar’ın yanıdır. Hükümet, 16 Eylül’e Menderes’in mezarının yanına muhteşem bir Demokrasi Müzesi yapabilir. "

Rahim ER

Yorumlar