Günün Makalesi - BEDRETTİN DALAN VE SANSÜR EDİLEN SORU! /BAHATTİN ÇAĞDAŞ

Yıl 1993’ün Ekim ayı, Turgut Özal öleli 6 ay olmuş. Yer, Kanal 6’nın İstanbul Seyrantepe stüdyoları… Banttan yayımlanmak üzere, “İstanbul”konulu bir tartışma programı çekiliyor. Programın sunucusu Leyla Yaratan.
Konuklardan hatırladığım Mehmet Barlas ve Bedrettin Dalan.
Programın ortalarına doğru Bedrettin Dalan’a bir soru soruyorum.
Soru genel olarak şuydu; “Bir belediye başkanı belediye imkanlarını ve nüfuzunu kullanarak kendi adına bir vakıf kurabilir mi? Belediye başkanlığından ayrıldıktan sonra bu vakfı kendi malıymış gibi idare etme hakkı var mı?”
Yani, onlarca okulun olduğu, sadece arazileri milyon dolarlara ifade edilebilecek, Yeditepe Üniversitesi’ne de sahip olan İSTEK Vakfı’ndan bahsediyoruz.
Ertesi gün programı evde izliyorum, bizim soru kesilmiş. Sorudan zerre kadar iz yok…
Evde öyle gerildim ki, sinirlendim, yapım yardımcısı Rüya Özcanlar’ı aradım. Mahçuptu, bir şey diyemedi, sonuçta emir kulu…
Sansürün ne menem sinir bozucu bir şey olduğunu bir kez daha şiddetli bir şekilde yaşadım.
Böyle bir sorunun 1989’dan bu yana (20 yıldır) Bedrettin Dalan’a sorulduğuna şimdiye kadar rastlamadım.
Merkez Medya’nın böyle sorularla işi olmaz. Soracak kişiler de sindirilir.
Bedrettin Dalan’ın kankası Mehmet Barlas’ın bu duruma dünyadan bir örnek vermesini beklerdim. Ki bir çok konuda batı ülkelerini örnek gösterir durur…
Burda, yani Londra’da bu sene belediye başkanı Muhafazakar Parti’den Türk asıllı Boris Johnson seçildi.
Bir kaç dönem başkanlık yapmış olan Sosyalist aday Ken Levingston bu sene seçilemedi. Oyumu Ken Levingston’a verdiğimi belirtmeden geçmiyeyim.
Ken Levingston şu anda yerel bir radyoda (LBC) mütevazı bir program yapıyor.
Yani vakıf falan kurup da başına geçmedi….
İlk bakışta çoğu kimseye, bu eğitim vakıfları fikri hoş gelebilir.
Misal, Ali Müfit Gürtuna’da İstanbul’a başkanlık etti. İTO eski Başkanı Mehmet Yıldırım, Ali Müfit Gürtuna’nın 1 milyar doları olduğunu iddia etmişti..
Bazıları en azından bu durumdan iyi diye düşenebilirler. Yani nakit olarak elinde tutacağına, vakıf kurup topluma hizmet etmesi durumu…
Ama son Ergenekon incelemelerinde durum gösterdi ki kazın ayağı öyle değil.
Bedrettin Dalan, çoğumuz gibi anadoludan (Bayburt) İstanbul’a gelmiş orta halli bir ailenin çocuğu. Ve şu anda milyar dolarlık koskoca bir vakfın tek başına sahibi görünüyor.

Desteksiz bu mümkün mü?
Soracak soru çok… Konuyu uzatmadan şunu merak ediyorum.
Bedrettin Dalan’ın kasasından burs verdiği öğrencilerin listesi çıktı.
Bu öğrencelere burs verirken hangi ölçütleri göz önünde bulunduruyordu?

Kaynak: dorduncukuvvetmedya.com

Yorumlar