Günün Sohbeti - İYİLİĞE KARŞI TEŞEKKÜR EDİLİR

İyilik edene, mal ile, hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve duâ eder. Karşılık yapmayanın başına kakılır, kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı, iyilik yapmak, insanlık vazifesidir.

Böyle olunca, her iyiliği yapan, en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzûmlu uzuvları, kuvvetleri ihsan eden, herbirini bir âhenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyası, gıda, içecek ve elbiselerimizi yaratan yüce bir sahibe, bu nimetleri sebepsiz, karşılıksız ihsan eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhâfaza eden ve bize hiç ihtiyâcı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sahibi olan Allahü teâlâya şükretmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük kabahat, ne çok zulüm ve ne alçak bir vaziyet olur?

Hele, O’na ve nimetlerin O’ndan geldiğine inanmamak veya bunları başkasından bilmek en büyük zulüm, en çirkin yüz karası olur.

Bir kimseye her ihtiyacı verilse, her ay yetecek para, gıda hediye olunsa, bu kimse, o ihsan sahibini her yerde herkese nasıl över. Gece gündüz onun sevgisini, teveccühünü, onun kalbini kazanmaya uğraşmaz mı?

Bunları yapmasa, o ihsan sahibine hiç kıymet vermese, herkes onu ayıplamaz mı?

İyilik eden bir insanın hakkına böyle riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen, Allahü teâlâya şükretmek, O’nun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lâzım olmasın? Elbette, en çok O’na şükretmek, en çok O’na itaat etmek, ibâdet etmek lâzımdır. Çünkü, O’nun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri, deniz yanında damla kadar bile değildir.

İslâm Ahlâkı (134-135)

Yorumlar