Biz yokken olan önemli olaylar üzerine makaleler... 1) 4 Mayıs 2009 Mardin düğün saldırısı

Her zamanki gibi sıradan bir gece. Ama hiç de sıradan bir gece değilmiş.

Annemin dizileri bitmiş, kumanda benim elime geçmişti. Yatmadan önce kaliteli bir program bulur muyum ümidi ile kanallar arasında dolaşıyorum. Ntv'ye gelmiştim ki, Okan Bayülgen'in Sade Vatandaş programını görünce durdum. Zaten programın sonuna yetişmiştim. Tam kanal değiştirmek üzere iken bir altyazı ve ekranın solunda yanıp sönen son dakika yazısı; Mardin'de bir köye saldırı düzenlendi, 41 kişi öldü. Kanım dondu...

O anda, herkes gibi benim de aklıma terör saldırısı olabileceği ihtimali geldi. Haber kanalları arasında dolaşmaya başladım. Tgrt Haber TV, Habertürk TV, Skytürk, 24, CNN Türk, Ntv... CNN Türk ve Skytürk dışındaki haber kanalları, ellerine geçen bilgiler ışığında haberin detaylarını vermeye başladılar. Olay, bir terör saldırısı değildi. En yetkili ağızlar böyle söylüyorlardı. Katliam, uzun namlulu silahlarla ve bombalarla gerçekleştirilmişti. Bu silah ve mühimmatlara ulaşmak, o bölgede, çocuklar için bile çok kolay ama aklıma ilk gelen korucular oldu.

Ve ertesi gün. Olayın detaylarını herkes biliyordu artık. Tabii aydınlatılabildiği kadarıyla. Kaşıdıkça altından daha neler çıkacak? Herkes farklı farklı şeyler söylüyor, farklı ihtimaller üzerinde duruluyor.

Bu, bir katliam. Bir vahşet düşünün ki; bu olayda, bu düşüneceklerinizin neredeyse tamamı var. Hollywood yapımı aksiyon filmi gibi. Gece, karanlık, bir düğün evi, çöl fırtınası var, gözgözü görmüyor, köyün erkeklerinin çoğu, korucu oldukları için nöbetteler. Caniler, düğün evine giriyorlar, tam o sırada yatsı namazı vakti girmiş ve erkekler bir odada, kadınlar başka bir odada toplanmışlar, ibadetlerini yapıyorlar, erkeklerin namazını köyün imamı kıldırıyor. İbadetleri bitince düğün devam edecek. Giriyorlar eve... Ellerinde keleşler ve bombalar. Giriyorlar ve evin her santimetre karesini tarıyorlar. Gördükleri her canlıya kurşun sıkıyorlar. Kurşun sıkmakla kalmıyorlar, bir de ölümü, yaşıyor mu diye kontrol ediyorlar. Eğer hala kımıldıyorsa, hala nefes alıyorsa kafasına veya göğsüne bir kurşun daha sıkıp işlerini garantiye alıyorlar. Niyet; bütün bir aileyi yok etmek. Ve neticede, çoğu kadın ve çocuk 44 ölü... Ölenlerin 3'ü hamile -biri 9 aylık hamile, 3 gün sonra doğuracak-, biri imam. Köyün öğretmeni, lojmanında uyuyakalması sayesinde olaydan kurtuluyor. Saldırı planlanmış, hem de profesyonelce planlanmış. Her ayrıntı düşünülmüş. Çevre köylerdeki ahali de, düğün tam hızıyla devam ediyor, havaya kurşun sıkmaya başladılar diye düşünüp -ki o bölge için normal bir düşünce- müdahale etmiyor. Gözgözü görmüyor, kum fırtınası, karanlık gecenin pusunu iyice arttıyor ve kar maskeli caniler sırra kadem basıyorlar. 8 kişi gözaltına alınmış ama elde delil var mı onların suçlu olduğuna dair bilinmiyor.

Bu, bir terör saldırısıdır. Bunun, bir terör saldırısı olması için mutlaka terör örgütleri tarafından işlenmiş olması gerekmiyor. Nasıl, trafik terörü diyoruz, bu da, bir terör saldırısıdır. Töre ile uzaktan yakından alakası yok bu saldırının. Güneydoğulu biri olarak töreleri az çok biliyorum. Töre, böyle birşeyi emretmez. Olay, açık bir şekilde ortada; saldırıyı düzenleyen aile, saldırdığı aileye, biz sizden daha güçlüyüz demek istemiştir ve amaç, bir aileyi tamamen ortadan kaldırmaktır. Bundan ala soykırım mı olur?

Bu olay, koruculuk sisteminin de irdelenmesine sebep olacaktır. Saldırıda kullanılan silahlar ve mühimmatlar hangi kurumun envanterindedir, iyice araştırılmalıdır. Bu kişilere, bu silahlar ve mühimmatlar ne amaçla verilmiştir? -Biliyorsunuz, ergenekon kazılarında ele geçirilen silahlar ve mühimmatlar için önce ordu, ardından emniyet; bu silahlar bizim envanterimizde yok dedi. peki MKE damgalı bu mühimmatlar ve silahlar o kişilerin eline nasıl geçti? tamamen muamma. silahların sahibi meçhul... (Birkaç gün önce MKE, Ergenekon kazılarında ele geçirilen silah ve mühimmatlardan, seri numaraları silinmemiş olanların bir kısmının ordunun envanterinde kayıtlı olduğunu açıkladı)- Ergenekon kazılarında bulunan silah ve mühimmatlar gibi bu silah ve mühimmatlar da envanteri meçhul çıkarsa, bu kişilerin eline nasıl geçmiş, yurtdışından kaçak yollarla mı yurda sokulmuş, daha önce, herhangi bir olayda kullanılmış mı bu silahlar? Bu soruların yanıtları derhal bulunmalı ve bu cevapların ışığında, koruculuk sisteminin tasfiyesi hızlandırılmalı. Hızlandırılmalı diyorum çünkü; geçen sene, genelkurmay başkanı, korucuların tasfiye edileceğini ve terör ile mücadelede tamamen profesyonel askerlerin kullanılacağını söylemişti.

Olayın failleri, azmettiricileri, sorumluları tespit edilip yakalanmalı ve en ağır cezaya çarptırılmalılar. Bu gerçekleşirse, buna bir daha teşebbüs edeceklere gözdağı verilmiş ve gelecekte yaşanması muhtemel buna benzer olayların önüne geçilmiş olur. Eğer bu gerçekleşmezse, saldırıyı düzenleyen aile daha da güçlenecek, daha da palazlanacaktır. Bu insanlara, devletin tek güç olduğu gösterilmelidir. Ama bunu yaparken de, hukuk devleti olduğumuz unutulmamalı, yasaların önüne geçilmemelidir.

Yorumlar